15 Temmuz 2012 Pazar


                          BOŞUNA DEĞİL

Boşuna değil her dakika seni hatırlayışım
Boşuna değil her akşam içime bir garipliğin çökmesi..
Bu şehrin bütün sokaklarında yana yakıla seni aramam boşuna değil..
Boşuna değil pazarları sevmeyişim..
Durup durup içimin kararması..
Gözlerimin dolması apansız
Boşuna değil...

İnan boşuna değil sevdiğim
Bu dalıp dalıp gitmeler..
Bu dayanılmaz özlem..
Bu sevda boşuna değil..
Kolu kanadı kırılmış bir serçeyim senden uzakta..
Suyu kesilmiş bir çeşmeyim..
Bir gece lambasıyım kırılmış, sönük..
Biliyorum herşey seninle güzel, herşey seninle büyük..
İnan sevdiğim, inan..
Yıllardır aradığımsın..
Ömür boyu beklediğimsin..Ben bir martıyım yalnız, küçük..
Sen dalga dalga denizimsin..
Koşmak sana doğru
Yaşamak senin için ve katlanmak herşeye seninle..
Tek başına değilsin..
İnan sevdiğim inan..
Seni bunca sevmem boşuna değil...
                                    

                                      Ümit Yaşar OĞUZCAN

        

1 Haziran 2012 Cuma

                          YARİM HAZİRAN

Kim bilir kaç baharı birlikte uğurladık seninle..
Kim bilir kaç yazı karşıladık kan ter içinde..
İlhamısın ergenlik şiirlerimin, o ilk Haziran'dan beri..
Yaşgünlerimin fener alayı, ilkyaz günlerimin tanığısın..
Tanığısın yüzüme düşen gözlerin, tenime değen ellerin..
Senle başlayıp, senle bitirdim bunca yılı..
Sendin hasretli yıl sonu muhasebelerimin değişmez takvim yaprağı..
Tutkunum sana... sadık, itaatkar ve hayran..
Yarim Haziran!


Hasretle bekleyip, iple çektim gelişlerini çoğu zaman..
Sen hep iki bahar arasında, hasret zamanı çıkageldin; eteklerinde ilkyaz coşkuları ve isyanlarla..
Haziranlarda aşık, Haziranlarda pişman, Haziranlarda ergen oldum.
İşte burada yıllar yılı getirip, iadesiz taahhütsüz önüme atıverdiğin eski yaşlar..
Kimi hakkınca yaşanmış, kimi belki hiç yaşanmamış..
Kimi çocuk, kimi genç, kimi olgun..
Her serin baharın ardından yaz okulu yıldız müjdeler taşıdın bana..
Hararetli ve çıplak Temmuz akşamları vadettin..
Peşi sıra hazan geldiğini hissettirmeksizin bir süre..
Gün oldu tomurcuk olup çiçek çiçek boy verdin; gün oldu şiddet yüklü bir öfke bulutuna tutunup seller yağdırdın gecikmiş bahar dallarının üzerine..
Hazırlıksız.. İnsafsız..
Öncesiz ve sonrasız aşklarda oyaladın beni..
Kimi gerçek, çoğu yalan..
Zamanla ibadet eder gibi sevmeyi öğrettin..üzerine kırağı düşmüş beyaz bir gül kadar taze; bir o kadar da kusursuz..
Anladım ki, Haziran'da sevmek yaman..
Yarim Haziran!


Ocaklar kurdum sıcacık.. Aşım, eşim, işim oldu katıksız, riyasız..
Oğullar ve gecikmiş heyecanlar verdin bana..
Gidemediğimiz uzak denizleri çocuklarımıza isim yaptık..
Onlar yüzsün diye yüzemediklerimizi..
Geride kırık dökük onlarca Haziran bırakarak karşıladık yarınları..
Ve sen bağışladın hatalarımı yıl sonu bilançolarında..
Sorguda ele vermedin beni..
Tanıyamadılar kimlik tespitinde bedenimi, kalbimi..
Kim bilir kaç sırrı sakladın.. Kaç sırrı ele verdin.. O gecikmiş hesaplaşmalarda..
Sen ilkyazdan alıp güzel açarken kapılarını,ben yazın sarhoşluğundan sonbahar serinliğinde aydım.
Seni beklerken kendime vardım.
Yadsıyamam: Sevildim ve sevdim..çoğu zaman..
Müsebbibi sensin..
Yarim Haziran!



Kalbim büyüse de büyümedi içimdeki çocuk..
Ama zamanla olgunlaştı Haziranlarım
Yeni gelenler sonbahara daha yakın şimdi..
Eski mektuplar ve sepya renkli fotoğraflarla dolu bir albümde hayatım.. Haziran doğumlu..
Kulağımda bir şiir Hasan Hüseyinde'den artakalan:
''Sokaktayım/gece leylak ve tomurcuk kokuyor/yaralı bir şahin olmuş yüreğimi uy anam anam../Haziran'da ölmek zor/''
Lakin doğmak da zor Haziran'da..
Yaz kapıyı çalsa da; biliyoruz sonu hazan..
Yine de seviyorum seni..
Yarim Haziran!


 

                                                         Can YÜCEL

23 Mayıs 2012 Çarşamba

               BENSİZLİĞİM

Aşk acısı çekmekle suçluyorlar beni,
Oysa acıyı aynada görmeyi göze aldım ben seni severken zaten.
O hüznü büyütmeyenin ne işi var ki aşk'la?
Benim derdim başka.
Sen neşemi aldın giderken
Kahkaha ne demekse
Yükleyince adının anlamına,
Yaz olunca güneş,
Sonbahar olunca yağmur
Şimdi gidiyor ağrıma.
'Kelebek demeseydim sana'mesela diyorum!
Şimdi ne zaman görsem
Onu da sevmiyorum
Öksüzlüğüme tokat çırpıyor.
Sana nasıl düşmanım bir bilsen!
Sevgiye aşk'a hürmet etmedin.
Ben sevgimi saklarken
Sen üşüme diye!
Başka'ların hikayesini serdin üzerime
Seni üzüp ağlatanda kaldın da,
Yarım mevsim durmadın yanımda!
İnandığım herşeye sarılıyorum
Senden daha kötü biri olmamak için
Nasıl nefret ediyorum ellerinden
Yüzünden, hüznünden
Aynalardan utandırdın
''Ben'' diye anlattığıma çırılçıplak kalabalıklarda bıraktın.
Sen ki? bu kadar yemini bana yediren.
Bana da yazıklar olsun
O kadar iyi biliyorum ki
Şimdi çağırsan
Yine geleceğim..
        
                                            Ceyhun YILMAZ

10 Mayıs 2012 Perşembe

                                        BENİ GÜZEL HATIRLA

Beni güzel hatırla
Bunlar son satırlar
Farzet ki bir rüyaydım esip geçtim hayatından
Ya da bir yağmur sel oldum sokağında
Sonra toprak çekti suyu kaybolup gittim
Belki de bir rüyaydım
Senin için..
Uyandın ve ben bittim
Beni güzel hatırla
Çünkü sevdim seni ben; her şeyini..
Sana sırdaş oldum, dost oldum, koynumda ağladın
Yüzüne vurmadan hiçbir eksikliğini..
Beni üzdün kınamadım.
Alışıktım vefasızlığa el oldun aldırmadım..
Beni güzel hatırla
Sayfalarca mektup bıraktım sana
Şiirler yazdım her gece
Çoğunu okutmadım
Sakladım günahını sevabını içimde..
Sessizce gittim senden öncekiler gibi sende anlamadın
Beni güzel hatırla
Sana unutulmaz geceler bıraktım
Sana en yorgun sabahlar..
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka..
Söylenmemiş merhabalar sakladım her köşeye
Vedalar bıraktım duraklarda
Ne arasan bir sevdanın içinde
Fazlasıyla bıraktım ardımda..
Beni güzel hatırla
Dizlerimde uyuduğunu düşün
Saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı..
Mutlu olduğun anları getir gözünün önüne
Alnından öptüğüm dakikaları..
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
Şaşırtmayı severim biliyorsun
Bu da sana son sürprizim olsun
Şimdi seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum..
Beni güzel hatırla
Gidiyorum...

                                                                Orhan Veli KANIK

3 Nisan 2012 Salı

BİLİYORUM SANA GİDEN...

Biliyorum sana giden yollar kapalı
Üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni

Ne kadar yakından ve arada uçurum;
İnsanlar,evler,aramızda duvarlar gibi

Uyandım uyandım hep seni düşündüm
Yalnız seni,yalnız senin gözlerini

Sen Bayan Nihayet,sen ölümüm kalımım
Ben artık adam olmamam bu derde düşeli

Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya
Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki

Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi
Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği

Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda;
Hangi şarkıyı duysam,bizim için söylenmiş sanki

Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor
Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini...

Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu;
Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri

Raslaşmamak için elimden geleni yaparım
Bu böyle pek de kolay değil gerçi...

Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
Bunun verdiği mutluluk da az değil ki

Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa,
Sensizliğin bir adı olur,bir anlamı olur belki

İnan belli etmem,seni hiç rahatsız etmem,
Son istediğimi de söyleyebilirim şimdi:

Bir gece yarısı yazıyorum bu mektubu
Yalvarırım okuma onu çarşamba günleri...

                                   Cemal SÜREYA

22 Şubat 2012 Çarşamba

İKİ ŞEHİR İKİ İNSAN

Kız sevmeye mahkum en güzel yaşlarında,oğlan sevilmeye..
Oğlanın gece karası gözleri perde çeker kızın kalbine..Oğlan hissiyatsız değil aksine;habersiz..Kız hayaller döşer ondan onun yaşadığı kentin sokaklarına,duvarlarına..
Sonra boğazın nazlı martılarıyla kuşatılmış sularıyla dertleşmek kalır geriye..Boğazın vapurların yarattığı hoyrat dalgaları reddeder kızın kaderinin öbür ucundaki düşüncelerini..
Ne yerde ne gökde sevgisinden..Aynı şehirde onsuz nefes aldığını bilmek..Yollarının iskelede hiç kesişmeyeceğini bildiği gibi..
Ne hatunları kıskanılası güzelliğiyle kendine küstüren İstanbul'dan;vazgeçti bir sevda husumetinden..
Dualar,çığlıklar,yerli yersiz susmalar,boğaza biriktirilmek kısmet olmayan göz yaşları..Hepsini toplayıp geldi Çukurova'nın yakıcı rüzgarına savurmaya...

6 Şubat 2012 Pazartesi

İSTANBUL


Seninle hiç İstanbul'da olamadık
Göremedi İstanbul ikimizi..
Ne Emirgan'da bir semaver tüketebildik
Ne Aşiyan'da hüzün..
Bir tepeden seyretmek için bu güzelim kenti
Ne Çamlıca kısmet oldu ne Pierre Loti..


Hiç bir vapur taşımadı bizi Marmara'da...
Bir güverte de seni liseli aşıklar gibi dakikalarca öpemedim.
Ellerini avuçlarımda tutup da, içimi dökemedim.
Şöyle bir elimi atıp da omuzuna,kolun belimde yürüyemedim seninle Beyoğlunda..
Bir sinema ya da tiyatro koltuğunda parmak uçlarıma değmedi dudakların..
Pasaj'da arjantinleri çekip,Nevizade'de iki tek atamadık.
Doyulmaz uykulara bir türlü yatamadık..


Seninle İstanbul'da olamadık
Duyamadı İstanbul sesimizi..
Sahaflarda yorulup da kitaplara bakmakdan
Çınaraltı'nda mola veremedik..
Karışıp çılgın kalabalığına Kapalıçarşı'nın
Tadına varamadık bir öğlen rakısının..
Ya da Sultanahmet'te bir müzeyi gezip,dostlara uğrayamadık..
Gülhane'den uzanıp Sarayburnu'na
İntiharı düşünemedik enine boyuna..


Ne Laleli'den geçebildik sevgilim, ne de kendimizden..
Bir çalgılı Kumkapı meyhanesinde
Ağlayamadım doyasıya,sımsıcak göğsünde..
Eski İstanbul'da gezdiremedim seni..
Yemiş'de Asmaaltında ne kaldırımlarımı gördün, ne de çayhanelerimi..
Ne çocukluğumu bildin, ne de gençliğimi..


Seninle hiç İstanbul'da olamadık.
Saramadı İstanbul hiç bizi..
Çılgınlar gibi dolaşamadık otobüslerle..
Trenlere binemedik..
Bırak bütününü bu koca kentin..
Sadece bir tek semtin içinde bile olamadık..


İstanbul hiç doymadı bize birtanem
Biz ona doyamadık...


                                                Vedat DİDARİ
                                         



11 Ocak 2012 Çarşamba

Daha çok kelam etmek isterim..Samimiyetten samimiyetsizlik doğmadan tadında bırakmalı...